20 Haziran 2011 Pazartesi

Kronik Tutkular....



Resim herşeyi anlatıyor ne yazabiliriz ki...

Bugün televizyonlarda, dizilerde göz gözü görmezken, feodalite, silah, tecavüz, küfür, hırsızlık başroldeyken, ben koç Reeves'in biten NBA kariyeri için en az onun kadar üzülüyordum. Ve kenar mahalledeki Carver Lisesinde, hayatte kaybetmek olan kaderlerini değiştirmeye çalışan oyuncularıyla birlikte en az onun kadar onur mücadelesi veriyordum.

Coolidge'in babasız, annesiyle kenar mahallede bir siyah olarak sürdürdüğü yaşam mücadelesini, tek çıkış yolunun basket olduğunu ve ona duyduğu saygının kendine duyduğu saygı olduğu bugün bile çok net hafızamda.

Jackson'un öldüğü bölümün, hayatımda ilk defa Televizyonda seyrettiğim bir programdan etkilenerek ağladığım an olduğunu hatırlıyorum.

Ya Güney Amerika asıllı beyaz Salami'nin, tarih hocasıyla olan yasak aşkı...Tüm okulda rezil olmuşlardı ama aşktı ve aşka saygı duymak insan olmanın ilk kurallarından biriydi, Beyaz Gölge öğretmişti.

Koç Reeves'in hiç bir oyuncusunun kellesini vermemesi, Sporun bokun içinde bile olsa, uyuşturucuya, üvey babaya, aldatan sevgiliye, alkole, tüm acılara karşı tek çare olduğunu öğrenmek, Eyalet Finali Bölümü ve daha bir çok şey bir jenerasyonun hayat hakkında öğrendiği ilk derslerdi...

Ya duş sahneleri, Twist and Shout, My Gir, We are Famil, Mrs Robinson....

İlk bölüm; tüm oyuncular siyah ve arıza, beyaz adam gelir;

Coach Reeves: I will be covering you protecting everytime everywhere
Thorpe: Like a white shadow??

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder