19 Temmuz 2011 Salı

YAZMALIYIM...




Bir şeyler yazmalıyım
bir şeyler yazmalıyım yüzde yüz yalansız
bir şeyler yazmalıyım
hiçbir şeyi önceden düşünmeden
cigaramın dumanı
yoktur yarin imanı
bir şeyler yazmalıyım
masamın üstünde gördüklerimi değil
parmaklarımı değil
bir şeyler yazmalıyım
içimde bir şeyleri yakalayarak
kova salıp içimdeki kuyuya su çekmeliyim.

Nazım Hikmet

18 Temmuz 2011 Pazartesi

En Yaratıcı Şefler VI; Gordon Ramsay





Şefliğin büyüsü bence diğer tüm mesleklerden farklı olarak, bulunduğunuz yere, zirveye, sıfırdan geliyor olmanız. Aileniz ne kadar zengin olursa olsun size ne kadar destek olursa olsun, yeteneğiniz yoksa, elinizdeki etin yanında, Van Gogh mu? Cosmos mu? Velox mu? (patates çeşitleri) gider, hayal edemiyorsanız, hayatınızın belli bir bölümünde bir ustanın yanında günde 20 saat çalışmadıysanız sonuç hüsran.

Önce hayal edeceksiniz, konumunuz, statünüz ne olursa olsun, soylu da olsanız işçi çocuğu da hayal edeceksiniz.

Aynı sanat gibidir şeflik sonra bu hayalinize ulaşmak için en az 10 sene çalışacaksınız ve içinizdeki o yaratıcılığı yavaş yavaş ortaya çıkaracaksınız. Hayal satar şefler, kendi restaurantları, zincirleri en az 15 sene önce hayal ettikleri yerledir ve çocuklukları da, kibirleri de kompleksleri de aslında bu hayalin içinde vardır.Menülerinde şaraplarında seçimlerinde görürsünüz.

Sıkıcı bir adamsa, riske girmiyorsa menü ve şarap seçimi klasiktir, tek parça etler, klasik baharatlar, bozulmayan rahatsız etmeyen bir renk uyumu vardır tabakta, kendiyle barışık, güvenli sevgi ortamında büyümüş bir şefin mutfağı her zaman daha baharatlıdır, yenilikler denenir, kayısı püresiyle karides aynı tabaktadır. Karidesle, kayısı püresini aynı kareye koyup yanına armutlu ve patatesli bir garnatür yapıyorsan, bence insanları da anlayabilirsin, yanındakilere ailene arkadaşlarına toleranslı olabilir ve onları dinlemeye çalışırsın. İyi bir şefin hayata karşı tüm algılamaları açıktır ve mutfak aslında hayatın ta kendisidir. Uzun lafın kısası kolay iş değildir şef olmak.





İşte bu zorluğun içinden kazıyarak gelmiş bir başka isim Gordon Ramsay.

İskoçların ilk Michelin yıldızlı şefi. Muhteşem bir kariyer. Haşlanmış sebzelerin, Soğuk Kuzey balıklarının, sadece soslanarak sunulan av hayvanlarının, tek parça steaklerin, orman meyveli keklerin ve sadece viskinin olduğu sıkıcı bir mutfaktan, Michelin yıldızlı şef olarak çıkmak, taktir edilmesi gereken bir başarıdır.

Önünde iki seçenek vardı ya en büyük aşkı Rangers'da futbolcu olacaktı ya da şef. O şef olmayı seçti. North Oxfordshire'da turizm okudu, Raxburg'da Hause Otel'de komilik ile başladı sonra Wickham Arms'da yardımcı şef olarak çalıştı, patronun karısıyla aşk yaşadığı öğrenilince kovuldu ve hayatı tam o noktada değişti. Her büyük şefin yolundan gitti ve Harvey's de Marco Pierre White ile çalışmaya başladı. Fransız mutfağını keşfetmeye başladı ve Paris'e gitmeye karar verdi. White ona LaGavroche'da iş ayarladı ve 1 sene Albert Roux'un yanında çalıştı.Roux onu Fransız Alplerin'deki Otel Diva'ya 2. sef olarak davet etti, arkasından tekrar Paris'e döndü Guy Savoy ve Joel Robuchon gibi yıldızlı şeflerle çalıştı.

Dolu dolu geçen 5 sene sonunda dinlenmeye karar verdi ve Karahiplere giderek 1 sene Privet Cooking yaptı. Dönüşünde White ona Rossmore'da %10 ortaklık teklif etti, artık yeteneğini yavaş yavaş ortaya çıkartıyordu. 1997 de ayrıldı ve 1998 de Gordon Ramsay'ı açtı 3 sene içinde üçüncü Michelin Yıldızı aldı.




White ile geçirdiği 3 sene, 5 yıllık Fransa deneyimi, 1 yıl Karayipler ve tekrar 1 yıllık patronluk... bu 10 yıllık deneyim 2000 yılından itibaren inanılmaz bir şekilde Gordon Ramsay'ı uçurdu. Bugün Gordon Ramsay Holding medya, Restauran zincirleri, danışmanlık şirketleri ile 100 mio Poundluk bir Holding.

Pizzacı'dan, Bakerylere, Grill Hause'dan Hamburgercilere, Michelin Yıldızlı Restaurantlardan wine hauselara, dünyanın dört bir yanında bulunan restaurant zincirleri, dünyanın önde gelen havayolu şirketlerine, holdinglerine ve catering çözümleri üreten şirketlere danışmanlık yapan şirketler, kitaplar ve dergiler yayınlayan bir medya şirketi holdingin bünyesinde.

Sonuç olarak Ramsay de bütün büyük şefler gibi bu işe sıfır noktadan başladı, 15 sene deliler gibi çalıştı, hayal etti ve başardı. Algıları, birkimi, yeteneği, yeniliklere cevap vermesi onu bu noktaya getirdi.

Eminim ki o bile 1998 yılında ilk restaurantını açarken 2011 yılında buralarda olacağını hayal edemiyordu, ama eminim ki 15 sene önce karides armut ve kayısı püresini aynı tabakta hayal ediyordu.

4 Temmuz 2011 Pazartesi

Saygıyla Anıyoruz...


Kapıcılar Kralı, Orta Direk Şaban, Tosun Paşa, Postacı, Kibar Feyzo, Hababam Sınıfı, Süt Kardeşler, Şark Bülbülü, Doktor Civanım, Gol Kralı, Hanzo, Kiracı, Salako... ilk aklıma gelenler. Az insana nasip olmuştur, tereddütsüz herkesin sevgisini kazanmak. Bu toprakların zor günlerinde, bugün demokrat kesilen siyasilerin, sanatçıların, sivil toplum örgütlerinin gazetecilerin çoğu askeri rejime, dayatmalara boyun eğmişken o korkmadan feodaliteyi, başlık parasını, ağalık düzenini, katma değer vergisini, eleştirdi, memurları, işçileri ve haklarını savundu, boyun eğmedi ve bunları yaparken kimseyi kırmadı, herkesi güldürdü.

Bugün bile günün hangi saatinde televizyonda bir filmini yakalasam aynı heyecan ve zevkle seyrediyorum. Seçtiğim resim ise ''Çöpçüler Kralı'' 1977 Umur Bugay senarist (Bizimkiler) Zeki Ökten imzalı, tüp kuyrukları, işsizlik, kenar mahalle insan ilişkileri, 70 lerin Türkiyesi... başyapıttır, önemli filmdir.''İki gözümün çiçeği parka gitmiş'' diyerek Ayşen Gruda'nın yanına koşması, birbirlerine bakışmaları, beraber tüp kuyruğu, fonda Moğollar offf... saygıyla anıyoruz....